![]()
Halil Baki ÇELEN
halilbaki@unicj.org
KÖYÜN KÜLLERİ
12/03/2025
Mustafa, bu bereketli topraklarda dünyaya geldi. Gökyüzü gibi mavi gözleri, ateşten ödün vermeyen yüreğiyle çocuk yaşta çobanlık etmeye başladı. Boz tarlalarda harman savurur, köy kahvehanelerinde döktürdüğü manileriyle, yaylalarda yankılanan türkülerle anılırdı. Ne var ki, kader Mustafa’nın sesi kadar ahenkli değildi. Bir gece, gökyüzünü yaran şimşekle birlikte kaderin seyrini değiştiren yangın başladı. Bozdağlar’ın derinlerinden kopan rüzgâr öfkeyle esti, bir kıvılcım eski ahşap evlerin üzerinde cehennemin kapılarını açtı. Bacalar devrildi, samanlıklar tutuştu, ahırda mahpus kalan hayvanlar çılgınca böğürdü. Karanlığı yaran köylü çığlıkları, alevlerin hışırtısıyla iç içe geçti. Mustafa, annesinin çığlığıyla irkildi. Duman gözlerini yakarken, elleri ateşte kavrulan tahtalara uzanıyordu. Bir odaya koştu, ardından diğerine... Ama annesini bulamadı. Yangın, yalnızca evini değil, ailesini de yutmuştu. O gece, Çukur Çömlek köyünde bir ocağın daha külleri savruldu göğe. Sabah olduğunda Mustafa’nın gözleri kurumuş, yüreğine koca bir ağırlık oturmuştu. Deliktaş'a çıktı, tepeden köyüne baktı. Ne bir ev, ne de bir gelecek kalmıştı ona. Geriye kalan tek şey, gurbet yoluydu. Mustafa uzak diyarlara gitti. Ama nereye giderse gitsin, yanmış ahırların isi peşinden geldi. Göğsünün ortasına yerleşen koca bir duman bulutu gibi... Manastır'da uçuşan külleri hatırlatan rüzgâr, ona geçmişin acı kokusunu taşıyordu. Fakat zamanla fark etti ki, bu yangın ona bambaşka bir insan olma fırsatı vermişti. Yitirdiği her şeyin yerine, ona en kıymetli miras kalmıştı: kendi sözleri. Artık şiirleri, acının en derininden doğuyordu. Türkülerini, eskiyi anmak için değil, küllerden doğan umudu anlatmak için söylüyordu. Çukur Çömlek'te yanan her şeyin yerine yeni bir hayat kurmaya, kelimeleriyle insanlara güç vermeye başlamıştı. Yıllar sonra Mustafa, memleketine döndü. Köy, küllerin üzerine yeniden kurulmuştu. Ama en önemlisi, Mustafa'nın kalbinde de yeni bir dünya doğmuştu. Artık biliyordu: Bazen en büyük yangınlar, en güzel yeniden doğuşların habercisidir. Mustafa, Harmanalanı Yaylası’nda durdu, göğün maviliğine baktı ve türküsünü söylemeye başladı. Artık sesi, yanıp kül olan her şeyin yerine yeni bir hayat örmeye başlamıştı. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
GİRENİZ'İN MUCİZE DOKTORU - 14/03/2025 |
Güney Köyü'nden, kuzenim Okan’ın motoruyla 15 yaşındayken, gençliğimizin verdiği heyecanla yaylaya doğru yola çıktığımızda, rüzgâr yüzümüzü kırbaç gibi kesiyor, motorun tekerlekleri karlı yollarda kayarak ilerliyordu. |
GİRENİZ'DE SU SAVAŞLARI - 28/02/2025 |
Gireniz’de artık yaz mevsimleri, sadece sıcağın yakıcılığıyla gelmez. Aynı zamanda bir savaşın habercisidir. Suyun savaşı… O kurak günlerde, köyler birbiriyle düşman kesilir. Çiftçiler, gece yarıları kanal başlarında nöbet tutar. |
EMEKLİLİK BİR ÖDÜL MÜ, YOKSA CEZA MI? - 23/02/2025 |
Bir ömür boyunca sabahın ilk ışıklarıyla uyanıp yollara düşen, yıllarca alın terini toprağa, fabrikaya, büroya, tezgâha akıtan insan… Yıllarını verip de sonunda hak ettiğini sandığı emeklilik kapısına vardığında, karşısında ne bulur? |
NE GİDEN DÖNEBİLDİ, NE KALAN BEKLEYEBİLDİ... - 20/02/2025 |
Gurbet bazen mecburiyettir. Benim için de öyle oldu. Oysa ben vatanımdan gitmek istemedim ki. Şehirler, sokaklar, sesler, anılar. Hepsi benimdi. Peki neden ben orada yaşayamadım? Hangi rüzgâr sürükledi beni buralara? Hangi çığlıkları attım da duyulma |